ARALIK 2012 TRANS GEÇİŞ 2


nerde kalmıştık...
psikiyatriyedeki randevularımda daha önce bunun için hastaneye başvurdunuz mu? diye sordu dr
evet. 25 yaşındaydım. çok bunalmıştım. turizmde çalıştığım yıllardı ve personel arasında kız mı erkek mi sorusu benim canımı acıtıyordu. kızlar soyunma odasında benden çekiniyorlardı.
biraz tecrübe kazanınca barda çalışmaya başladım ve sonrasında barın arkasındaki depoda üstümü değiştirdim. zaten barmenler beni kendilerinden görüyordu. sezon bitimi tıp fakültesine geldim. bu halde olmaktan yoruldum. sizin yardımınıza ihtiyacım var dedim. hocasıyla konuştuk. erkeklik ameliyatı imkansız o dediğin şey olmuyor. boşuna bizim zamanımızı alma dedi hocası. ve dr antidepresan yazdı gönderdi. annenle babanı çağır demişti dr annem gelmişti ve babası öyle şey olur mu diyor dedi dr a hayatta gelmez. deli dr unda ne işimiz var bizim der..
babam, benim bedenimin değil kafamın değişmesinin gerektiğini düşünürdü.
biyolojik  kadınlar fiziksel olarak ne yaşıyorsa onları yaşıyordum. ve ruhun erkek olmasını anlaması mümkün değildi. karşısında o meşhur dönme! Bülent Ersoy vardı e haliyle benim de öyle biri olacağımı sanıyordu.
ergenliğe çok erken girmiştim. 9 yaşındaydım. amasyadaydık o yıllar... ailem sağ olsunlar hemehn en iyi hastane dedikleri hacettepeye götürdüler beni.
kemikleri 13 yaşında bi çocuğun kemikleri, böbrek üstü bezlerinde biraz fazla erkeklik hormonu var merak etmeyin 18 yaşında düzelir korkacak bi şey yok demiş dr.
adres belliymiş 25 yıl öncesi aslında benim :)
ortaokulda aynadaki benle ruhumdaki ben çok başkaydı. bunu bile bile kızların peşindeydim. erkeklerle okuldan kaçar parklarda aylaklık yapardık.  lisede de durumum değişmedi yine kızlara ilgi duyuyordum. yine soyunma odası sorunları... sen niye bizim gibi ten rengi çorap giymiyorsun? bacaklarındaki kılları almıyorsun. kaşlarını alsana saçlarını uzatsana makyaj yapsan üfff...
en sevdiğim dersti beden. hep 9 - 10 eşofman içinde kendimi buluyordum güzel basketbol oynardım çok iyi turnikeye çıkardım.malum, kızların göğüsleri büyümüş atlayıp zıplamak zamanları geçmişti.
sınıftaki kız arkadaşlarıma şiirler yazardım okuturdum anlayışla karşılarlardı. benden bi kötülük gelmeyeceğini biliyorlardı. o zamanlarda edebiyat - fen bölümleri vardı. ben edebiyattaydım.
okuldan sarışın yanık tenli bi kıza aşık olmuştum.. kulağına gitmiş konuştuk arkadaş oluruz öyle bi şey kesinlikle olmaz fln demişti. daha pazar günü yolda gördüm o kızı. yanında annesi vardı sanırım. o karşı kaldırımda ben de ona göre karşı kaldırımda... önce ben gördüm onu, görsün diye bekledim gördü ve elinden geldiğince görmezliğe geldi... yıl 1993 - yıl 2014 vay be... 17 den 38 yaşına... aynıydı fiziksel olarak ben de. tabii evlenmiştir çocuklar fln bilemiyorum.
ben lise sona giderken kredili sistem geldi. sabahçı öğlenciydik biz.
1993 yılında 17 mdeyken bitirdim liseyi...

hiç unutmam ocak 1993 sabahçıyım sabah 6 da kar yağmış. apartmanın bahçesi bembeyaz... nasıl dua ediyorum öğlene kadar bari dursun şu kar diye... durdu ve biz 5 - 6 arkadaş okul bahçelideydi şimdi anadolu lisesi oldu okul... hemen falezler parkına gittik. o zamanlar endüstri meslek lisesi önünden konyaaltı plajına kadar tüm kıyı şeridi kayalık araziydi... yol kenarlarında birkaç bank bir çocuk parkı ve bir tenis kortu... şimdi kulüpler, brunch kafeteryalar otopark var içerde...
lise de bitti... açıköğretimde turizm okudum iki yıl... hemen iş bulamadım. ışıklarda antalya lisesi karşısındaki bi dükkanda tezgahtarlık yaptım onu beceremedim tişört katla müşteriyi ikna et...
yan tarafta fast food vardı orda da kız erkek çelişkisi yaşattığım için arka odada hep bulaşık yıkadım. bir gün de iş kazası sol ayağımı çatlattım. ayrıldım o iş yerinden de. ama iki iş yerinde de öğrendim ki hacı hoca deyip kimseye el pençe divan durmayacaksın. babam derdi: bu devirde babana bile güvenmeyeceksin derdi. çok haklıymış. Allah rahmet eylesin...
1998 konyaaltında su parkında yaklaşık 8 sezon çalışma hayatı...
2012 aralık ayı sonlarındayız... psikiyatri tek dr imzalı trans yapıdadır raporunu verdi.
doktor şimdi adli tıp a git onlar gerekeni söyler dedi.
adli tıp sekreteri dava açman gerek yoksa hastanedeki işlemlerini yapmayız dedi.
o gün tam bir kabustu...
yağmurlu bir kış günüydü ve ben adliye etrafındaki arzuhalcilerden birine durumumu  anlattım ve bir dilekçe yazdırdım. 100 lira istedi bir kağıda adam. yanımda 70 lira var dedim. o da olur dedi.
asliye mahkemesine başlığıyla dilekçe hazırdı. tevziye para yatırdım sonra gittiğimde...
15 gün sonra gittiğimde senin dosyan sulh hukuka gitti orda takip et. neden dedim
hakim, kanun  değişmiş asliye bakmıyormuş bu tür davalara demiş.
1 ay sonra aradığımda hakim beni o meşhur medeni kanunun 40. maddesinin gereklerini yerine getirmem için antalya araştırma ve eğitim hastanesine sevk etti.
devamı var.............

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

hormon - sgk - saçlar

SUSTANON GÜNLÜKLERİ - II -

aralık 2. yıl kutlamaları