22 03 2015 Ankara - kar ve yağmur -
20 03 2015 25 02 2015
Selamlar dostlarım;
İlkbahar oldukça bereketli başladı bana ya size?
Mart ayı oldukça dolu geçti aklıma ilk gelen, iki şehir ve iki
trans erkek buluşması…
Önce Antalya sonra Ankara…
Yaklaşık 21 gündür sizlerle görüşemedik tabii fotoğraflar ve
ses kayıtları paylaşmak, yazmak gibi olmuyor farkındayım. Bugün 21 Mart Ekinoks yani gece gündüz eşit…
Ekinoks, bir diğer adı olan “gün dönümü” olarak da
anılabilmektedir. Ekinoks durumunda, güneş ışınları Ekvator paraleline 90
derecelik bir açıyla vurur. Bu açı, Güneş ışınlarının Ekvatora tam dik bir
şekilde vurması anlamına gelmektedir. Dünya hem kendi eksenindeki hareketi, hem
de Güneş etrafındaki hareketi sonucunda, gece ile gündüzler meydana gelmektedir.
Bu da, aynı anda Dünya’nın bir tarafının aydınlık, bir tarafının ise karanlık
olduğu anlamına gelmektedir. Karanlık ve aydınlık noktayı birbirinden ayıran
olguya ise, aydınlanma çemberi adı verilmektedir. Bu aydınlanma çemberi, Güneş
ışınlarının Ekvatora dik vurması neticesinde kutuplardan geçer. Aydınlanma
çemberinin bu hareketi, Dünyada o an gece ile gündüzün eşit olması manasına
gelmektedir. Bu durum ise bir yıl içerisinde sadece iki kez tekrarlanmaktadır.
Dün akşam Ankara’dan eve döndüm. Ne için başkente gittim peki? Tahmin edin siz
ben de bu arada
Size östrojenin bedenime neler ettiğini yazayım. Bu ayın ilk haftası yine testo düşmanı yüzünü
gösterdi ve üç gün üç gece mesai yaptı. 4.
gün silik silik ben buradayım dedi. Ve iki gün erken gitti.
Son iki aydır sabahtan hafif ağrı başlıyor ve akşam gözle
görülür oluyor.
Kanama bu defa azdı fakat ağrı daha fazlaydı. Bazı
arkadaşlarımdan duyduğum da kanama yoksa
ağrı dayanılmaz boyutta yaşanıyormuş. testocum bende ne kadar mücadele edecek
bekleyip göreceğiz bakalım.
Meme ameliyatı sonrası bedenimde o kadar çok şey değişti ki
:
Eksileri:
Esnerken gerinemedim – 1 ay -
Sırt üstü yattım ve yataktan sabahları uykusuz yorgun
kalktım – 1 ay -
Bel ağrılarım fenaydı uzun saatler düz yatmaktan kaynaklı…
Çamaşır asamadım ilk defa bu kadar uzun zaman – 1 ay –
Çek yatları çekemedim arkasının tozunu alayım istedim
alamadım – 1 ay –
Mutfaktaki dolaplardan tabak tencere için uzanamadım – 2
hafta –
Yatağımı yapamadım hiç – 2 hafta –
Başucumdaki komodine uzanıp telefonun alarmını kapatamadım.
– 2 hafta –
Semt pazarında bir şeyler aldıktan sonra poşeti uzatıp
pazarcıya tartsın diye uzatmak – 2 hafta -
Klimanın filtresini çıkarıp yıkamak etimden et kopardı – 2
hafta -
Ankara’da kaldığım sürede pipetle su içtim – 1 hafta -
Kontrole gidip geldikten sonra rahattım ama çamaşır asmak
kolumu hafif çekse de lanet olsun diye küfredip gerisin geri balkondan içeri
atmadım kendimi.
Artıları :
Kalp atışlarım daha yakın.
Aramızdaki bağ sanki biraz güçlendi mi? Şimdi onun değerini anlıyorum.
Onu fazla yormamaya ona acı çektirmemeye çalışıyorum. Zira fazla
hızlı yürüdüğümde ya da ağır şeyler kaldırdığımda hoop birader ne yapıyorsun
diyor. Küt küt solumda kendini belli ediyor.
İçtiğim suyun serinliği, çay ve kahvenin sıcaklığını daha
iyi hissediyorum.
Giyemediğim sweatshirtleri montları giyebiliyorum.
Kendime güvenim 10 üzerinden 8. 3 ay önce 6 idi.
Ve çatallığı sesimin boğazımın derinlerinden bir adım daha
yaklaştı.
Evettt neden mi Ankara’ya gittim? Meme ameliyatı sonrası
kontrol için…
Yola çıkmadan
ben de saçlarımı kestirdim yeni model istedim berberimden.
Önler uzun arkalar
kısa şimdi. Eskiden tam tersiydi.
Mahalledeki berberimle tanıştı arkadaşlarım. Erkek berberi
korkusu itinayla giderildi.
Berber konusunda çekinceleri olan arkadaşlarımı da davet
ederim yaz geliyor saçlar canlansın di mi?
Bir Pazar öğle sonrası güneşli pırıl pırıl rüzgarlı şehrin deniz kenarı yani falezler
üstü bir mekanında 11 trans erkekle buluştuk. Hepsi genç umut dolu bazısıysa çok
acı tecrübeler yaşamış çevresine cinsel kimliğini açtıktan sonra. 18 – 19 – 24 –
30 - 35 yaş aralığında beyler iyi kaynaştık.
Geneli gece hayatı alkol mekan çıkışı dayak gasp vs damsız
girilmeyen bar sorunu…
Tüm bu yaşanılanlar bana öyle uzak ki sanki yıllarca bar
tezgahında dirsek çürütmedim.
Tabii 2007 senesinden beri çalışma hayatında yer almayınca
gençliğin lisanına yabancı kaldım.
Genel sorunumuz süreci epey tersten işleten üniversite
hastanesi ve transfobik adliye mensupları…
Kabataslak benim Antalya maceramı biliyorsunuz dostlar.
Hastanede önce psikiyatrik gözlem altına alınıyorsunuz ve 6 ay sonra adli tıbba
yönlendiriliyorsunuz ve orda size dava açın sürecinizi başlatalım diyorlar.
Davayı açıyorsunuz hakim sizi süreçle uzaktan yakından alakası olmayan
araştırma hastanesine sevk edebiliyor ki o hastaneden heyet raporu almak
zorunda bırakılıyorsunuz. Muayene tetkikler vs hepsi ücretli herhangi bir sgk
güvenceniz olsa da. Araştırma hastanesinde Genetik bölümü yokluğu sebebiyle
fakülte hastanesine gidip geliyorsunuz. Takribi 2 ay boşa kürek çekiyorsunuz.
Hakime yazılan raporda üniversite hastanesine sevk deniliyor
ve yine yeniden baş ağrıtan problemler silsilesi devam ediyor böylelikle. Kadın
doğum ayrı dert çoğumuz için malum muayene…
Bazılarımız hacettepede ve cerrahpaşada takip edilse de
hakim burada bir hastane varken seni istediğin yere göndermem şeklinde cevap da
verebiliyor.
Benim 06 02 2014 tarihinde açtığım dava – kesinlikle zaman
kaybı – aralarındaki aşkı bitirmiş fakat ayrılamayan çiftlerin ilişkisi gibi
sancılı devam ediyor.
25 03 2015 Çarşamba hakime hanımla görüşeceğiz. Hacettepe’nin
hazirandaki kuruluna alınmayacağım kesinleşti. Ankara’dayken doktoruma sordum
duruşmam var durumum nedir?
Hangi kurula çıkmıştın sen? Aralıktakine.
Haziranda
çağrılmazsın dedi birkaç kağıda baktı o arada doktor.
Mahkeme yazı isterse biz göndeririz. Son cümlemiz bu yani.
Hastaneye katkı payı adı altında çalışanlara dönen sermaye
de ceplerimizi yokluyorlar.
Hasta haklarımızı bilmek önemli tam da bu nokta da.
Yani;
(1)Trans olduğunuz için sizi tedavi etmeyi reddedemezler!
(1)Diyelim gripsiniz trans olduğunuz için önce sizi önce kadın doğuma yollayamazlar!
(2)Diyelim ki sürecin tamamıyla ilgili bilgi almak istiyorsunuz, size her
şeyi anlatmak mecburiyetindedirler (ha tabii çoğu kendi bilmiyor ki anlatsın, o
yüzden siz onlardan iyi bilmelisiniz ki maymun etmesinler)
(2) Diyelim ameliyata gireceksiniz ameliyatta kullanılacak yöntemi
bildirmek, sorarsanız anlatmak zorundalar!
(3) Herhangi bir tedavi şekli veya ameliyat yöntemi için rızanızı almak
zorundalar! ( ör: Kadın Doğumda çatala çıkmak istemezseniz çıkmamak
hakkınızdır, tersleyemezler)
(4) Memnun olmadığınız doktoru, hastaneyi değiştirmek hakkınızdır.
(Mahkemeden sizi x hastanesine yönlendirmesini talep edebilirsiniz)
(5) Ne sağlık sorununuzu, ne adınızı, ne dosyanızdaki herhangi bilgiyi
keyiflerince paylaşabilirler! Eğer kalabalık bir poliklinikte tedavi için sıra
bekliyorsanız, çağırılmayı tercih ettiğiniz adı -önceden doktor veya asistanla
konuşarak veya dosyanızın ön yüzüne yapıştırdığınız bir notla- doktora
bildirebilirsiniz, o adla çağırmazlarsa suçlu olurlar.
(6) Terk edilmiş veya yanlışlığı ispatlanmış yöntemlerle tedavi etmeye
çalışmak suçtur! (ör: beyninize elektrik dalgaları yollayarak veya daha fazla
östrojen vererek sizi "tedavi" edeceklerini iddia etmeleri ve
denemeleri suçtur!
(7) Cinsiyet Geçiş Süreci için başvurduğunuzda süreci bilmediklerini
söylerlerse makul bir süre içinde (örneğin 3ay) kurumun bu süreci yürütüp
yürütemeyeceğini size bildirmesi, yürütemeyecekse sizi resmi olarak sevk etmesi
yasal hakkınızdır! Resmi sevk size hem gideceğiniz hastanede öncelik sağlar hem
de harcirah alma imkanınız olur.
(8) Trans olduğunuz veya sadece doktor, cerrah ya da tıp personeli olmak
prestijli olduğu için size ters davranamazlar!
(10) Hasta sağlığını tehlikeye atmayacak makul sayıda olduğu ve ziyaret
saatinde geldiği sürece herkes ziyaretçi olabilir (ör: Kadın Doğum servisinde
yatmak zorunda kaldıysa bile bir trans erkek bir başka trans erkeği ziyaret
edebilir, ziyaretçi cinsiyetine veya cinsel kimliğine göre engellemez).
(12) Bu haklarınız ihlal edilirse şikayette bulunabilir devletten tazminat
alabilirsiniz; ama bunu yapabilmek için bu hakların ihlal edildiği anlarda
bunun farkında olmanız ve rıza göstermemeniz önemlidir.
Posted 11th March 2013 by Berk İnan
Çarşamba sabah yine aynı saat ve aynı otobüs firmasıyla Ankara’ya
yola çıktım.
Hiç uyumadan elektrik trafolarındaki kırmızı beyaz toplara
takılı gözlerimle sekiz saati bitirdim.
Şehir içi ve şehirlerarası tüm yüksek
gerilim hatları arasında belirli mesafelerde kırmızı beyaz renkli top
görmüşsünüzdür. Ambulans helikopterler ile artan helikopter trafiğini
rahatlatmak için bu kırmızı beyaz toplar takıldı. Havadaki helikopterleri
bekleyen en büyük tehlikelerden biri olan yüksek gerilim hatları, bu toplar
sayesinde görünür hale geliyor böylece helikopter pilotlarının işini
kolaylaştırırken, yolculara da yüksek güvenlik sağlıyor.
Akşam çok sevgili arkadaşım
xxx ile buluştuk kızılayda yemek yedik. Sonra konur sokaktaki meşhur buluşma
yerine gittik. Zaten 16 ay önce bugün kendisiyle
aynı yerde ( 18 11 2013 – 18 03 2015 )
tanışmıştık.
Yaklaşık 15 trans erkek güzel bir enerji yaratmışlar sohbet
ediyorlardı. Aralarında tanıdıklarımla hasret giderdim. Yeni yüzlerle
selamlaştık.
Bakalım nasıl olmuş senin ameliyat? dedi bir arkadaş korseyi
açıp gösterdim. Sağ iyi solda iltihap var gibi öncesi mor renkti zaten dedim.
Aynı doktora ameliyat olduğum iki arkadaşım da ordaydı. Biri spora başlamak
istiyorum deyince spor antrenörüyle hararetli bir konuşma başladı.
Çok kıskanıyorum sporcuları yıllardır kız mı erkek mi
sorusuna maruz kalacağım ve o kaçınılmaz soyunma odaları çıkmazıyla karşılaşacağım
için fitness centerlere uzaktan baktım hep.
Kayıt sırasında kimlik sorunsalını da bir çare bulduk. Tabii
bir sebepten göğüs ameliyatı olduğumuzu söyleyeceğiz ki ona göre antrenman
programı yapılsın değil mi dostlar?
19 03 2015 Perşembe sabahı pencerede kar… Öğleye doğru kar
beni dinlemedi yağmura döndü.
Kahvaltı çay derken akşamüstüne doğru yürüdü yelkovan ve
akrep şemsiye sevmeyen adamlar gibi ıslak ıslak. O esnada doktorumla konuştum. Hacettepe’ye gitmeyi göze alamadım o yağmurda.
İzmir 2 caddesindeki otobüs firmalarından birinden Antalya’ya
dönüş biletimi aldım. Görevliyle aramızdaki diyalog: Emekliyim ben, geçen defa 55 liraydı bilet. Üyeliğim de var
sizde.
Cumaları kalabalık oluyor otobüsler, sistem indirim vermiyor.
O zaman dönüşümü cumaya denk getirmeyeceğiz belli oldu. Cimriyim ben
biliyorsunuz değil mi?
Kızılay’dan metroya bindim ve bir güzellikle göz göze 20
dakika yolculuk yaptık.
Yeşil gözlü üniversite öğrencisi bir kızdı. İlkinde bakışlarımız
takıldı sonrasında da baştan ayağa içim eridi. Metronun ortadaki sütunlarına daha
sıkı tutundum.
Koskoca şehirde seninle yaşamak var güzellik dedim gönlümce.
Aklımda kalacak metro aşkım.
Doktorla randevum 17:45’teydi tabii ben erken gittim. Güzellik
merkezinde kadınlar vardı yine.
Muayene odasında baktı
opere ettiği hastasına.
Sen Antalya’dan geliyorsun değil mi? Evet sizin için geldim.
Nasıl memnun musun?
İyi. Sağ olun. Yalnız sağ iyi de sol biraz yara gibi. İltihap mı o? Yok iltihap
değil. Derinin kendini toplaması gerekiyor.
Korse bir hafta daha duracak toplamda 40 gün yani. Sol meme
ucu derisinin kabuk bağlaması için teramisin göz merhemiyle pansumana devam.
Spora başlarsın istediğin şekilde yatarsın. Sıkı atlet giyebilirsin. İki ay
sonra kontrole gel dedi sevgili doktorum estetik cerrahım
Artık mayıs ayında Hacettepe’de endokrin ve psikiyatri ve
Tepe prime üçü bir arada düşünüyorum.
Ve bugün günlerden Pazar 22 03 2015 akşam saatleri. Tv de
şeref meselesi izliyorum.
Bıyıklarım belirginleşti. Favoriler sert sert elime batıyor
ve çenemde pıt pıt kıllar…
Ve onun hayali çok tatlı a dostlar. Platonik de olduğu için
mi aylar sürdü Mehmet efendi?
Evin hali de idare eder. Annemi yarın hastaneye götürüyorum.
Kansızlığı oldukça arttı yani 5 – 6 civarıdır kan sayımında benim 14 olan
değerim. Avrupa değerleri: "erkek için 13,5-16 gram hemoglobin değerleri,
kadın için 11,5-14,5 gram hemoglobin değerleri normal olarak kabul edilebilir."
Kahvedeyse her şey rutine bağlı sürüyor. Tabii ben bıyık ve
ses bakımından fark edilir değişiklikler yaşıyorum ve bu da selamlaşmada hal
hatır sormada etki ediyor. Nasıl mı? Eskiden merhaba merhabada kalıyordu muhabbet.
Çekiniyordum bir mevzu açıp konuşmaktan. Şimdi iyice aralarına aldılar beni. Mehmedim
evladım hoş geldin fln. Özgüven bunun adı dostlar. Bu yaz denizde yaylada peri
bacalarında gezmek istiyorum, göklerde
kartal gibi olmasam da.
Şimdilik hayatım böyle. Önümüzdeki hafta ve sonrasında
olacakları duruşmayı hastaneyi ve tabii o aylık davetsiz misafiri yazarım iki
çift laf ederiz yine.
Sevgiler
Mehmet Toker
Yorumlar
Yorum Gönder